Makaleler

Nomofobi : Cep Telefonu ve İnternetten Mahrum Kalma Korkusu

Nomofobi; Teknolojinin gelişmesi ve internetin çok hızla yaygınlaşması, hayatın her alanında büyük kolaylıklar sağlasa da  bu ikisini  bir arada sunan cep telefonlarının aşırı kullanımı gibi olumsuz bir sonucu da beraberinde getirmiştir. Buna bağlı olarak dünya üzerinde milyonlarca teknoloji kullanıcısının bir kısmında, zaman içinde cep telefonu ve internet kullanımından mahrum kalma kaygısı gelişmeye başladı ve bu kaygı, "nomofobi" olarak tanımlanan yeni bir rahatsızlığın görülmesine yol açtı. İngilizce "no mobile phobia" sözlerinin kısaltılmasından oluşan Nomofobi, kısaca cep telefonu ve internetten mahrum kalma korkusu olarak ifade edilmekte...

EGO: Yok Etmeli miyim?

‘Yeryüzünde kişinin kavuşabileceği en büyük mutluluk, kendi kendinden hoşnut olmaktır.’ demiş Thomas Mann. Ego mutluluğun önündeki engel midir yoksa mutluluğa giden yolda bir aracı mıdır?Kişiliğin belirlenmesinde, bilinçdışı güçlerin ve içsel çatışmaların önemli bir rol oynadığı temel düşüncesinden hareketle, Sigmund Freud, yapısal kişilik kuramını geliştirmiş. Kişiliği de; bir insanın sosyal deneyimleri, gelişimi ve yapısal özelliklerinin sonucu olarak ortaya çıkan ve o kişinin yaşam tarzı ile uyum biçimini oluşturan bilinçli ya da bilinçdışı bütün köklü düşünce, duygu ve davranış kalıpları olarak tanımlamış. Kişilik yapısı...

Anı Yakalamak…

The Economist dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, 18 ile 21 yaşları mutluluğun en yüksek yaşandığı dönemi oluşturuyor. Bu araştırmayı, Pennsylvania ve Stanford Üniversiteleri tarafından mutluluk ve anlamı üzerine yaklaşık 10 milyon kişi ile yapılan inceleme de doğruluyor. Çıkan sonuçlardan bir diğeri de mutluluğun 46 ve 50 yaş aralığında, en düşük seviyesine gerilemeye başlaması. Bunun sebebi ise, kaygı ve hayal kırıklığının bu yaşlarda zirveye ulaşıp mutluluğa farklı anlamlar yüklenmesine sebep olması. Ardından ilginç bir şekilde, her on yıl geçişinde, mutluluk seviyemiz hızlıca artmaya...

Farkındalık

Her ne kadar yaşam, şimdiki zamanda yaşansa da içinde bulunduğumuz anda psikolojik olarak var olmak insanlar için oldukça zordur. Geçmişte veya gelecekte yaşamak, yaşadığımız anı ıskalamak, birçoğumuzun yaptığı bir hatadır. Etrafımızda olup bitenlere karşı genellikle büyük bir dikkatsizlik halinde yaşayıp gidiyoruz. Bazen düşüncelerimiz ve duygularımızın esiri oluyor, çevremizde ve içimizde olup bitene göre değil, kafamızda yarattığımız yargılarımızla hareket ediyoruz. Kısacası bazen gözümüzle değil, beynimizle bakıyor ve anlamlandırmaya, yorumlamaya çalışıyoruz. Bu yoğun anlamlandırma çabası sonucunda ise olan biteni çoğunlukla duyumsayamayız.Kökeni Doğu’nun...

Cinsellik

21. yüzyılı yaşıyor olmamıza rağmen cinselliği hala ayıp, yasak ve günah olarak gören ve bu konuda genellikle kendimizi ifade etmekte güçlük çeken bir toplumuz. Tam da bu nedenle başlangıcı insanlık tarihine kadar uzanan cinsellik kavramı, hala birçok anne babanın, hatta öğretmenlerin bile yok saymayı tercih ettiği ve konuşmaktan kaçındığı bir konudur. Bunun en önemli nedeni ise cinsel eğitimin seks eğitimi ile karıştırılmış olmasıdır. Bu koşullar altında cinsellik, üzerinde en az konuşulan ve yazılan ancak en çok düşünülen ve endişe duyulan...

Kendinizi Sevin ve Güvenmeye Devam Edin

İlişkinin ilk zamanları, daima daha tutkulu, eğlenceli ve heyecanlıdır. İki insan çift olmaya karar verdiğinde, aşkın ve cinsel heyecanın baş döndürücü olduğu günlerin sonsuza dek süreceği beklentisiyle dolup taşar. Ancak zamanla pembe gözlükler çıkartılır, çift birbirine alışır, ilişkilerinde belli bir rahatlığa kavuşur ve hayatları hareketsiz bir rutine oturabilir. Ve bir gün monoton ve rutin bir şekilde paylaşılan yaşamın sorumlulukları katlanılamaz bir hal alabilir. Uzun süreli birlikteliklerde eşlerden biri ya da her ikisi de ilişkilerindeki kıvılcımın ve tutkunun yok olduğunu ve...

Aldatılan Kişi Neler Yaşar?

Aldatılan kişi, kendini yetersiz, beğenilmeyen, ilgi çekmeyen biri olarak görür. Bunun sonucunda haksızlığa uğradığını düşünen, öfkeli ve partnerine dokunmak istemeyen bir eş ortaya çıkar. Aldatılan kişilerde “keşke”ler çoktur; ilişkisinde harcanan emek, zaman, yaptığı fedakarlıklar, gösterdiği sadakat vb. tümü zihninden film şeridi gibi geçer. Aynı zamanda kişi aldatanı aldatma girişiminde de bulunabilir; burada asıl amaç aldatmak değil intikam almaktır.Aldatmalarda zannedildiği gibi tek neden, kişinin eşiyle yaşadığı ilişkisinde cinsel ve duygusal anlamda doyuma ulaşmaması değildir. Çocukluğundan itibaren değersizlik duygusu içinde büyüyen biri, uygun ortamda bu duygusunu tatmin...

Anneler Günü

Tarihin ilkçağlarından bu yana analık, doğurganlık niteliğiyle ön plana çıkmış ve doğanın uyandığı, yeniden doğduğu bahar mevsimi ile özdeşleşmiş. Zamanla kutlamaların içeriği ve şekli değişmiş olsa da her şeye karşın kesintiye uğramadan her bahar coşkulu kutlamalar düzenlenmiş ve bu gelenek binlerce yıl sürmüş. İşte anneleri anmak ve onurlandırmak amacıyla tüm dünyada farklı zamanlarda kutlanan özel bir gün olan Anneler günü geleneği, Antik Yunanların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlar. Bugün alışageldiğimiz...

Teknoloji Alışkanlığınız mı var? Yoksa Bağımlılığınız mı?

Yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan teknoloji, zaman zaman araç olmak yerine amaç olarak algılanmaktadır. Amaç haline gelen teknoloji ise insan hayatında kolaylık sağlama işlevinden çıkarak, hayatı olumsuz şekilde etkileyen “teknoloji bağımlılığı”nın ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu bağlamda en çok gündeme gelen tanım da internet bağımlılığıdır. Bilgisayar oyunları ise bağımlı kullanım olduğu takdirde zarar açısından internet’ten daha masum değildir.Alışkanlık; düzenli ve sürekli olarak yapılan eylemler, rutin işlerdir. Bağımlılık ise kişinin kullandığı bir nesne veya yaptığı bir eylem üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir...

Bağlanmanın Kimyasalları

Şehvet; cinsel doyum sağlamaya yönelik olarak partnerle yaşanabilecek bir aşerme hali olarak tanımlanabilir. Bu nedenle de şehvet, yeni arkadaşlıklar edinmeyi, zevk ve macera yaşamayı, hem beden hem de zihnimizi gevşetmeyi sağlarken, romantik duygular bize aşık olmayı, hatta aşık olduğumuz için başka birinden ayrılmayı öğretir. Sevgiyle bağlanma ise sevdiklerimize ilgi ve şefkat gösterebilmeyi ve bakım verebilmeyi öğretir.Şehvetin testesteron, aşkın dopamin, norepinefrin ve seratoninle ilgisi biliniyor. Bağlanma içeren seviyenin hormonları ise oksitosin ve vazopressin adlı hormonlardır. Kadında oksitosin salgısı doğum sırasında artar....

BİLGİ ve RANDEVU!