Farkındalık
Her ne kadar yaşam, şimdiki zamanda yaşansa da içinde bulunduğumuz anda psikolojik olarak var olmak insanlar için oldukça zordur. Geçmişte veya gelecekte yaşamak, yaşadığımız anı ıskalamak, birçoğumuzun yaptığı bir hatadır. Etrafımızda olup bitenlere karşı genellikle büyük bir dikkatsizlik halinde yaşayıp gidiyoruz. Bazen düşüncelerimiz ve duygularımızın esiri oluyor, çevremizde ve içimizde olup bitene göre değil, kafamızda yarattığımız yargılarımızla hareket ediyoruz. Kısacası bazen gözümüzle değil, beynimizle bakıyor ve anlamlandırmaya, yorumlamaya çalışıyoruz. Bu yoğun anlamlandırma çabası sonucunda ise olan biteni çoğunlukla duyumsayamayız.
Kökeni Doğu’nun kişisel gelişim pratiklerine dayanan farkındalık, dikkatin anlık yaşantılara odaklanmasını ve içsel deneyimlerin gözlemlenmesini içeren bir zihin ve beden pratiğidir. Zihnimiz geçmişe ya da geleceğe yolculuklar yaptığında, şimdi ve buradaki yaşantımıza dönmeyi hatırlamaktır; şu andaki düşüncelerimizi, duygularımızı, bedenimizde duyumsadıklarımızı yargılamadan gözlemlemek yani düşünce ve duygularımızla olan bağlarımızı gevşetmektir. Çünkü kaygılarımız, endişelerimiz, üzüntülerimiz ve korkularımıza karşı yapabileceğimiz en iyi şey onları serbest bırakmaktır. Onlarla uğraşmaktan vazgeçip, onları serbest bıraktığımız zaman, bu duyguların üzerimizdeki olumsuz etkileri de ortadan kalkmaya başlayacaktır. Düşüncelerimizi ve duygularımızı kontrol etmeye çalışmak, denizdeki dalgaları engellemeye çalışmak gibidir. Oysa bunu yapmamız olası değildir. Onları kendi seyrine bırakabildiğimizde, en sonunda kıyıya vurarak ortadan kaybolduklarını görebiliriz.
Hayatımızın bir çok alanında kör noktalarımız var ve maalesef bunların farkında değiliz. Farkındalık, ya da farkındalığa erişmek, bu kör noktaları tanımamız bilmemiz anlamına geliyor. Bu bizim kendi iç dünyamız için de geçerli. Hatta dış dünyayı nasıl algıladığımız, kendi iç dünyamızla çok alakalı olduğundan öncelikle kendimizi tanımayı ve kendi içimizdeki kör noktaları fark ederek gerçekte orada neler olup bittiğini anlamaya çalışmayı önermekteyiz. Farkındalık şimdiki deneyimin bilincinde olma ve onu kabul etme anlamına gelir ki bu da zaten kendimiz hakkındaki gerçeği bilmektir. Kendi yaratıcı yeteneğimizi, sınırsız potansiyelimizi ve kendi yarattığımız engelleri görebilmek, hissedebilmek, anlayabilmektir. Bütün bir insan olarak, düşüncelerimizin, duygularımızın, davranışlarımızın sorumluluğunu üstlenebilmektir. Farkında olduğumuzda dikkat yargısız bir şekilde kendimize odaklanırken düşünce ve duygularımızı reddetmemekte, yargılamamakta, bastırmaya ya da onlardan kaçınmaya çalışmamaktayız. Olumlu ya da olumsuz bütün anlık yaşantılarımızı kabullenmekte ve serbest bırakmaktayız. Böylece endişe, üzüntü, kaygı, öfke gibi olumsuz yaşantılara karşı tolerans kapasitemiz de artmaktadır.
İnsan yaşamı karmaşıklaştıkça değişen ihtiyaçlar, terapilerde yenilikleri de beraberinde getiriyor. Bu bağlamda farkındalığı, terapide kendi duygu ve düşüncelerimize karşı içgörü kazanarak, dikkatimizin negatif ve takıntılı şekilde kendimize odaklandığı düşünme biçimlerinden uzaklaşmayı sağlayan bir beceri olarak değerlendirmekteyiz. Bu beceri, bilinci arttırır ve bilinçle de algı artar. Böylece ruhumuzla olan bağlantımızı kuvvetlendirir ve kendi öz varlığımızla daha sağlıklı bir ilişki kurabiliriz.
Farkındalık kavramının olmazsa olmaz bir parçası da “kabullenme”dir. Yani kabullenmesiz farkındalık olamaz. Kabullenme, kişinin kendisiyle ve dünya ile olan yaşamına karşı değerlendirici bir tutum almaması yani anlayışlı, nazik, açık, şimdiki zaman odaklı ve istekli olması anlamına gelir. Kısaca duyguyla hareket etmekdir, duygu yüzünden hareket etmek değil.
Farkındalık eğitimi dendiğinde ise psikolojik sağlığı geliştirmek amacıyla ortaya çıkmış; kişilerin, özellikle gerginlik yaratan, hoşa gitmeyen yaşam deneyimleri karşısındaki hislerini ve düşünce biçimlerini değiştirmeye olanak tanıyan, beden- zihin bütünlüğü temeline dayalı bir eğitimden bahsetmekteyiz.
“Başkalarıyla ilişki kurun ama kendinizle de kurun. Başkalarını sevin ama kendinizi de sevin.”