Sınav Kaygısı
TEOG, YGS, LYS ya da yeni adlarıyla LGS, YKS gibi sınavlar, hem aileler hem de öğrenciler için hayatın önemli dönemlerinden birisidir. Biraz korku, bolca heyecen ve pek tabi ki büyük umutlarla beklenir bu sınavlar. Heyecan ve korku yaşanması son derece doğal bir tepkidir ve belirli bir düzeyde kaldığı zaman zihnin daha verimli çalışmasını sağladığı bilinmektedir. Ancak o düzeyi aştığında sorun yaratabilir. Bu nedenle “yapıcı kaygı” ile “yıkıcı kaygı”nın birbirinden ayırt edilmesi çok önemlidir. Yaşadığınız kaygı, sınavlarda performansınızı olumsuz etkiliyorsa yıkıcı bir kaygıdan söz edilebilir ve mutlaka kaygıyı yatıştırma yolları bulunmalıdır. Sınav performansını olumsuz etkilemeyen yapıcı kaygı ise zararlı değildir.
Kaygı, kişinin bir uyaranla karşılaştığında yaşadığı bedensel, duygusal ve zihinsel aşırı uyarılmışlık halidir. Sınav kaygısı ise bu aşırı uyarılmışlık halinin sınavdan önce ve sınav esnasında yaşanması, bu kaygının önceden öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olması ve başarının düşmesine yol açmasıdır.
Sınav kaygısında sınavın kendisi strese yol açmaz, sınavın kişi tarafından algılanış biçimi kaygıya neden olur. Bu nedenledir ki bazı öğrenciler sınavlarda çok rahat ve başarılıdır, bazıları ise kaygılı ve başarısız olur. Annelerin, babaların, komşuların, öğretmenlerin, arkadaşların ve birçok kişinin öğrenciden beklentisi öğrenciye çok fazla gelebilir. Sınav zamanı yaklaştıkça öğrenciler bu beklentileri olduğundan çok daha yoğun algılarlar. Kaygı düzeyi normal olan kişiler sınav ile başarılarının test edildiğini düşünür. Kaygı düzeyi yüksek olan kişiler ise sınavı bir tehdit olarak algılarlar ve genellikle “ya başarısız olursam”,“Sınava hazır değilim”, “Bu bilgiler çok gereksiz ve saçma. Nerede ve ne zaman kullanacağım ki?” “Sınavlar niye yapılıyor, ne gerek var?” “Bu bilgiler gelecekte benim işime yaramaz” şeklinde ifade ederler.
Çocukları için kaygılanmayan ana-baba yok gibidir. Bütün anne ve babalar çocuklarının başarılı olmasını ve iyi bir meslek sahibi olmasını isterler. Bir yanıyla yaptıkları her şeyi bu amaçla yaparlar. Yani özde iyi niyet vardır. Fakat ne yazık ki bu iyi niyetin başarıya ulaşmadığı düşünüldüğünden daha sık görülür. Hatta bazen anne ve babaların çocuklarının doğal gereksinimlerini ihmal ettikleri bile görülebilir. Ders çalışma ve sınava hazırlanma, çoğu zaman anne ve baba ile çocuklar arasında çatışma yaratır. İki tarafın da karşıdakinin duygularını anlamaya çalışmaması çatışmayı çoğu zaman gereksiz yere büyütür ve uzatır. Bütün anne-babalar çocuklarının mutlu olmasını, başarılı olmasını ve ilerde iyi bir meslek sahibi olmasını isterler – bir tarafın derdi budur. Doğal olarak önemli bir kaygı kaynağıdır bu. Diğer yanda ise kendi kimliğini bulma, özerkleşme ve kendisini ilgilendiren konularda kendisi karar vermek isteyen bir genç. Gencin bu özellikleri de doğal olarak zorlayıcı ve belirleyici anne-baba isteklerine karşı tepki doğurur. Her konuda olduğu gibi sınavlarda da belli düzeydeki kaygı başarılı olmak için mutlaka gereklidir. Bu nedenle yaşanan her kaygı olumsuz sonuç yaratacak diye düşünülmemelidir. Kaygının aşırı olup olmadığını değerlendirmek çoğu zaman çok zor değildir. Daha önceki sınavlarda yaşadıkları, okuduklarını anlayamamaya başlaması, okul başarısındaki düşme, uykunun bozulması, sinirli olma, içe kapanma bazı ipuçları olarak değerlendirilebilir. Ayrıca huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu, çalışmaya isteksizlik, mide bulantısı, çarpıntı, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları vs. bedensel yakınmalar, dikkat ve konsantrasyonda bozulma, kendine güvende azalma, yetersiz ve değersiz görme sık görülen belirtilerdir.
Bu öğrencilerde düzenli beslenme, uyku ve egzersiz; duygusal rahatlık ve kendine güvende artış sağlayacaktır. Ayrıca doğru nefes alma teknikleri ile vücut rahatlatılıp, gevşeme sağlanabilir. Ögrenilecek olan doğru nefes alma teknikleri, sınav esnasında oluşacak kaygıyı azaltmada da çok etkili olacaktır. Gerçekçi olmayan düşünme alışkanlıklarını farklı bir gözle yeniden değerlendirmek, kaygıyı bastırmaya değil, onu kabul etmeye ve tanımaya çalışmak, çalışma alışkanlıklarını ve sınava ilişkin tutumları gözden geçirerek yeni bir zihinsel yapılanma yaratmaya çabalamak da kullanılabilecek kaygı ile başa çıkma yollarıdır.
Kaygı, zamanı verimli kullanamamaya ve bu da kaygıyı daha da arttıran sonuçlara neden olur. Bunu kırmanın yolu zamanı düzenlemektir. Sınavın hemen öncesi telaşla bir şeyler okuma veya sınav günü daha önce yapmadığınız etkinlikleri yapmak yerine, normal ritminizi korumanızda yarar var. Sınav öncesinde de zihninizde geçmiş başarısızlıklarınızı değil başarılarınızı düşünün. Sınavı kazanmalıyım düşüncesinin sınavı kazanmak istiyorum düşüncesine dönüşmesini sağlayın. Böylece sınavın kazanılması bir görev olmaktan çıkıp bir istek haline gelir. Gerçekçi düşünme tarzı da budur. Sınavda başarılı olmak ilk amacınız olmalı ancak tek ve son amacınız olmamalı. Anne ve baba tarafından da “sonuç ne olursa olsun senin yanındayız” mesajı verilmeli, aileler kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmamalıdır. Tüm bunlara rağmen kaygılar, performansı etkiliyorsa, mutlaka bir uzman desteği alınması da şarttır.
Unutulmamalıdır ki sınavda başarısız olmak, aptal ya da yeteneksiz, beceriksiz bir insan olunduğunu göstermez. Sınav, bilgilerin değerlendirilmesidir ve asla kişiliği değerlendirmez.