Sadakatsizlik
Terapistler, sadakatsizliğin eşler arasında yaşanan sorunlar içinde sevgi bağının kaybı ve alkol bağımlılığından sonra en çok zorlanılan konu olduğunu dile getirmektedirler.
Yapılan çalışmalar boşanma nedenleri arasında sadakatsizliğin ilk üç sıra içinde yer aldığını ve insanların yüzde 86-90’ının sadakatsizliği, birlikteliğe yönelik ciddi bir tehdit olarak algıladıklarını göstermektedir. Buna rağmen boşanmış erkeklerin yüzde 40’ı, boşanmış kadınların ise yüzde 44’ü evlilikleri sırasında cinsel sadakatsizlik yaptıklarını belirtmişlerdir. Daha önce sadakatsizlik yaşamamış pek çok kişi ilerde bir sadakatsizlikle karşılaştıkları takdirde bunun tereddütsüz ilişkilerinin sonu olacağını dile getirmektedir. Ancak gerçek yaşamda çiftlerin yüzde 60-75’i sadakatsizliğe rağmen evliklerine devam etmektedirler.
Sadakatsizlik basit bir tanımla, mevcut birliktelik dışında üçüncü kişi/kişilerle yaşanan duygusal ve/veya fiziksel bir ilişki sonucu mevcut birlikteliğin beklentilerinin ya da standartlarının çiğnenmesi anlamına gelir.
Aldatma ise sadakatsizlik sonucu kaçınılmaz olarak ortaya çıkan çeşitli yalanlar ya da dürüstlük sınırları dışında kalan söylem ve davranışları içerir.
Kimse eşini aldatmak amacıyla sadakatsizlik yapmıyor. Sadakatsizlik bir seçim, aldatma ise bu seçimi izleyerek ortaya çıkan sürecin kaçınılmaz parçasıdır.
Genellikle sadakatsizliğe uğrayan kişiler profesyonel yardım arama davranışında bulunurlar ancak bu sadakatsizlik yapan kişilerin acı çekmediklerini ve yardıma ihtiyaçları olmadığını göstermez. İster ayrılın ister birlikte yaşamaya devam edin, sadakatsizliği anlamak gelecekteki yaşamınızda daha az acı çekmenizi sağlayacak ve belki de yaşamınızı eskisinden de anlamlı hale getirebilecektir.
Değişim ancak her iki partnerin ortak çabasıyla gerçekleşir ve anlam kazanır. Buna rağmen çeşitli nedenlerle birlikte çaba göstermek mümkün değilse tek kişinin gayreti hiç kimsenin gayret etmemesinden daha iyidir elbette. Bir çok kişi için pek inandırıcı olmasa da sadakatsizlik sonrasında birlikte yaşamaya devam eden çiftlerden bazılarının ilişkileri sadakatsizlik öncesi dönemden daha da sağlıklı bir duruma gelebilmektedir. Bu, sadakatsizlik acısının verdiği bilginin eşler tarafından ne kadar iyi anlaşıldığına, sadakatsizlik sonucu ortaya çıkan kriz döneminin ve sonrasındaki gelişmelerin nasıl yönetildiğine bağlıdır. Bununla birlikte sadakatsizlik sonrası birlikte kalmayı tercih eden tüm çiftler aynı derecede şanslı olamamaktadır.
Sadakatsizliğin açığa çıkmasını izleyen dönemde sadakatsizlik acısının yanı sıra oluşturduğu kayıpları da iyi anlamak gerekir. Sadakatsizlik ve takip eden aldatmalar, insanın evren içindeki önemini belirleyen, ona güven sağlayan ve kendilik saygısını artıran temel varsayımların çiğnenmesine neden olur. Bu temel varsayımlardan biri de; içinde yaşanılan dünyanın ve dolayısıyla içinde olunan ilişkinin güvenilir olduğuna ilişkin varsayımdır. İşte bu nedenle ki sadakatsizlik ve aldatmalar insan yaşamının en temel varsayımlarından biri olan güven duygusunun yitirilmesine ve ağır bir travma gibi algılanmasına neden olur. Bu durumda bireyin travmaya anlam vermesi güçleşir ve travmaya anlam verebilmek için bazen travmanın anlamı çarpıtılabilir. Hatta birey, oluşan travmadan kendini bile sorumlu tutabilir. İşte insanların kendi başlarına gelenlerden kendilerini sorumlu tutmaları ya da tutulmaları, ilk travmanın etkisini henüz atlatamadan ikinci bir travmaya daha maruz kalmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle sadakatsizliğin oluşturduğu travmanın doğru anlaşılması çözüm için temel bir kuraldır.
SADAKATSİZLİĞİN YIKICI ETKİLERİ
Şüphesiz her sadakatsizlik ilişki üzerinde onarımı güç yaralar açar. Sadakatsizliğin birliktelik üzerindeki olumsuz etkileri:
- Sadakatsizlik öncesi dönemde ilişkinin niteliğine,
- Sadakatsizliğe uğrayan eşin kişilik yapısına, sadakatsizliği algılayış biçimine yani sadakatsizliğe ilişkin inanç ve düşüncelerine,
- Sadakatsizlik yapan eşin sadakatsizlik sonrasındaki tutum ve davranışlarına,
- Çevresel desteklerin miktarına bağlı olarak değişiklik gösterir
Sadakatsizlik, eşlerin değişik yaşam alanlarını farklı düzeylerde etkiler; evlilik, cinsel yaşam ve çocuklar üzerindeki etkileri yanı sıra yaşanılan sosyal çevreden alınan değer ve destek üzerine de etkileri olur. Bu etkileri birer kayıp gibi düşünmek mümkündür. Eşler sadakatsizliğe rağmen birlikte kalmaya karar verdiklerinde, somut bir ilişki kaybı söz konusu olmasa da ilişkiye atfedilen olumlu nitelikler kaybolabilmektedir. Sadakatsizlik eşlerin her ikisini de değiştirmekte ve böylelikle ilişkinin kendisi değişikliğe uğramaktadır. Bu nedenle bazı terapistler sadakatsizlik sonrasındaki ilişkiyi yas tutmayı gerektiren bir kayıp süreci gibi algılarlar. Güven üzerine kurulmuş eski ilişki artık ölmüştür ve yası tutulacaktır. Bu noktada önemli olan, umudu kaybetmeyip sabırlı olabilmektir. Size ve eşinize ne olduğunu anlamadan sorunu geride bırakamazsınız. Eşinize veya kendinize güvenmekten çok bu sürecin gerekliliğine güvenin. Krizi sağlıklı biçimde atlatmadan sorunu geride bırakamazsınız. Acele karar vermeyin, yalnızca yaşanan sürece odaklanın, zamanınızı ve enerjinizi sadakatsizliğin oluşturduğu kayıpları anlamaya yöneltin. Bu sürecin sonunda ayrılmaya ya da birlikte kalmaya karar verebilirsiniz. Ancak hangi karar verilirse verilsin, yaşadıklarınızdan bir anlam çıkarmak yaşamınızın daha sonraki sürecine katkı sağlayacaktır.
GERİDE BIRAKMAK İÇİN ÜÇ AŞAMA
Sadakatsizlik sonrasında yollarına birlikte devam etmeye çalışan çiftlerin aşmak durumunda oldukları 3 aşama vardır:
- Krizin aşılması aşaması: İlişkinin daha fazla darbe almasını önlemek ve ilişkiye daha fazla zarar vermemek için sadakatsizliğin oluşturduğu krize müdahale ederek ilişkide geçici de olsa yeni bir denge oluşturmaya yönelik girişimler, yapılması ve yapılmaması gerekenlerin saptanması.
- Sadakatsizlikten anlam çıkarma aşaması: Anlaşılamayana anlam verme süreci; sadakatsizliğe anlam verme ve evliliği sadakatsizliğe yatkın duruma getiren etkenleri daha iyi anlamaya yönelik çabaların gösterilmesi. Travmanın anlaşılması, hem ansızın yaşanabilecek bir başka travma ile ilgili kaygıları azaltır hem de kaybedilmiş kontrol ve güven duygusunun yeniden kazanılmasına olanak sağlar.
- İleriye doğru adım atma: Kabul ve affetme; bir şeyi geride bırakmak ancak yaşantını protesto etmekten vazgeçip kabul etmekle gerçekleşir. Kabul, olayları olmasını istediğiniz şekilde görmekten vazgeçip, olduğu gibi görmeyi becerebilmektir. Eğer yaşantınızı değiştirmek ve acınızı geride bırakmak istiyorsanız, eninde sonunda yaşantınızı yargılamadan kabul etmeyi öğrenmek durumundasınız. Acı, ancak acıyla karşılaştığımızda ortaya çıkan tüm olumsuz duyguları tolere etmeyi öğrenerek aşılabilir.
Unutmayınız ki sadakatsizlik travmasını geride bırakmak ancak onu anlayarak (düşünsel ve duygusal düzeyde), kabul ederek ve affederek gerçekleşir. Ama hepsinden önemlisi kararlı, sabırlı ve umutlu olmayı gerektirir.
KAYNAK: ‘Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey’; Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur