Aldatılan Kişi Neler Yaşar?
Aldatılan kişi, kendini yetersiz, beğenilmeyen, ilgi çekmeyen biri olarak görür. Bunun sonucunda haksızlığa uğradığını düşünen, öfkeli ve partnerine dokunmak istemeyen bir eş ortaya çıkar. Aldatılan kişilerde “keşke”ler çoktur; ilişkisinde harcanan emek, zaman, yaptığı fedakarlıklar, gösterdiği sadakat vb. tümü zihninden film şeridi gibi geçer. Aynı zamanda kişi aldatanı aldatma girişiminde de bulunabilir; burada asıl amaç aldatmak değil intikam almaktır.
Aldatmalarda zannedildiği gibi tek neden, kişinin eşiyle yaşadığı ilişkisinde cinsel ve duygusal anlamda doyuma ulaşmaması değildir. Çocukluğundan itibaren değersizlik duygusu içinde büyüyen biri, uygun ortamda bu duygusunu tatmin etmek için aldatabilir. Bazen kişi bir anlık heyecan için de bunu yapabilir.
Aldatan insanlar aslında kötü insandır diyemeyiz. Bunu bir suç olarak değil sapma olarak görmek daha doğru olur. Yaşanan bir aldatma olayının etkisi, dışarıdan yapılan gözlemle değerlendirilemez. Bu etki, aldatılanın hissettiği rahatsızlık duygusuyla paraleldir; kişi ne kadar çok rahatsız ise, olay o kadar çok travmatiktir.
Kabulleniş:
Bazı durumlarda aldatılan kişi, sonuçlarını ve ağır psikolojik etkilerini kaldıramayacağını düşünerek durumu görmezden gelir ya da reddeder. Bu durum ileriki yıllarda aldatılan tarafından ısıtılıp ısıtılıp tekrar gündeme getirilir. Yani yeri ve zamanında verilmeyen bir tepki, büyüyerek ve psikolojik rahatsızlıklara yol açarak kendini gösterir. Aldatılan kişinin düşünce ve duyguları genellikle; değersizlik, pişmanlık, suçluluk, umutsuzluk, öfke, güçsüzlük şeklindedir. Aldatılan kişi ile çalışırken bu temel duygu ve düşünceler çerçevesinde çalışmak gerekir. Geçici iyi hissetmeler çözüm olmayıp aksine kalıcı yıkıntılara neden olabilir.Yapılan araştırmalarda, aldatılmanın temel bir depresyon nedeni olduğu tespit edilmiştir. Böyle durumlarda deneyimli bir uzmandan destek almak gerekir.
Taraflardan birinin sosyo-ekonomik düzeyinin yükselmesi de aldatmayı doğurabilir. Eşlerden biri kendini ulaşılmaz gördüğünde diğer eş bunu aldatma ile aşmak isteyebilir. Aynı zamanda ona olan öfkesini bu şekilde ifade eder.
Aldatılan kişilerin yaşadıkları acıları bazı yazarlar, anne-babayı kaybetme üzüntüsü ile eşleştirmişlerdir. Yani hayatın adeta bir film şeridi gibi gözün önünden geçmesidir. Aldatılan kişinin sadece rahatlatılması değil, durumu analiz edip doğru yorumlaması için uzman desteği alması şarttır.
Evli kişiler, genelde evliliğini riske sokmayacak, kendisinden çok şey beklemeyecek birini arar. Gerek kadın gerekse erkeklerde bu kaçınılmazdır. Bir yandan kendisini ve geleceğini garantiye alan evliliğini koruma, bir yandan da şu anı mutlu yaşama isteği ağır basar. Aslında yapılması gereken, mutluluğu dışarıda aramak ve sonu olmayan anlık zevklere teslim olmak yerine, evliliği iyileştirmektir.
Magazin basınında aldatmalar, birer kötü örnek olmakla beraber özendiricidir. Genelde aldatanın aldattıktan sonraki mutlu hayatı hep verilir. (Pınar Altuğ, Hüsnü Şenlendirici, Cem Hakko, Kaya Çilingiroğlu gibi). Aslında verilen haberlerde aldatılanın yaşadıklarına da değinilmiş olsa ve aldatanlar yüceltilmek yerine eleştirilmiş olsa özendirici etkisi azalabilir. Kocasını ya da karsını aldatan birinin ertesi gün canlı yayına çıkıp hiçbir şey olmamış gibi program yapması düşündürücüdür.