Depresyon Neden ve Nasıl Oluşur?
En ciddi ve en önemli hastalıklar arasında yer alan depresyon, nadiren tek bir nedene bağlıdır. Genellikle çeşitli faktörlerin kombinasyonu, genetik bir duyarlılık nedeniyle hastalığa yol açar. Önemli bir yakının kaybedilmesi veya ölümü ya da kronik aşırı yükleme durumları gibi akut stresler depresif bir hastalığın tetikleyicisi olabilir. Yeni koşullara uyum gerektiren (örneğin evlenme, boşanma, bir aile yakınını kaybetme, işsizlik, emeklilik) sosyal faktörler ile ağır veya uzun süre devam eden bedensel hastalıklar, işyerinde, aile içerisinde vs. uzun süredir devam eden stres de depresyonun ortaya çıkmasında etken olabilir. Bununla birlikte tüm hastalarda bu şekilde tetikleyici faktörler olmaz. Hayatın ağır darbeleri üzüntüye, çökmüş ruh haline ve ruh hali bozukluklarına neden olabilir, fakat bu durum tam olarak bir depresyon değildir. Çoğu kez bir hastalığa yol açmayan yıllar süren stresten ibarettir. Genellikle kişisel olarak görece küçük bir olay bardağı taşırmak ve hastalığı tetiklemek için yeterlidir. Bu durumda çoğu hasta depresyona girdiğini hemen anlamaz. Yani hastalık birden bire ve beklenmedik bir şekilde de ortaya çıkabilir.
Depresyonda kişi, uygun olamayan bilgi işleme nedeniyle (olumsuz düşünce tarzı) kendisini, geçmiş anılarını ve geleceği olumsuz yargılama eğilimindedir. Kendisinin yetersiz, değersiz, eksik olduğunu düşünür. İçinde bulunduğu anı sıkıntılı olarak değerlendirir. Gelecekle ilgili umutsuz yargılamaları vardır. Bu depresif düşünce tarzı, kişinin algısını, yorumlarını ve belleğini de olumsuz yönde etkiler. Genellikle hata yaptıkları, başarısız oldukları durumları hatırlar, başarılı olduğu anları göz ardı eder. Bu durum sahip olduğu ‘olumsuz benlik algısının’ güçlenmesine ve depresif semptomların artmasına neden olur. Çaresizlik düşüncesi, kişinin kendi başarısızlıklarıyla ilgili belirli bir örüntü gösteren açıklamaların veya atıfların bir sonucudur. Böylelikle olumlu davranışlar azalır, gittikçe daha az ödüllendirici hale gelir, hatta kendini ödüllendirme hiç olmamaya başlar, aksine acımasızca eleştirmek dahil kendini cezalandırma giderek artar ve kendini ortaya koyamamaya başlar. Sürekli şikayet etme, diğer bireylerin bu kişileri reddetmesine neden olabilir. Bu da sosyal ödülde ve destekte azalmaya sebep olarak kişinin olumsuz benlik algısında artışa yol açar (kendini gerçekleştiren kehanet).
Beynin biyokimyası açısından bakacak olursak depresyon sırasında, strese bağlı aşırı aktivasyon sonucu beyinde Serotonin, Noradrenalin ve Dopamin hormonlarının metabolizması bozulur. Bu nedenle ya çok düşük konsantrasyonlarda bulunurlar ya da artık tam olarak işlev görmezler. Sinir hücreleri arasındaki iletim bu vesile ile bozulduğu takdirde, yavaş yavaş duygu ve düşüncelerde yansıması görülür. Bu, motivasyon eksikliğine, iştah azalmasına, uykusuzluğa, konsantrasyon güçlüğüne ve depresyonun diğer belirtilerine yol açar. Bu noktada antidepresan ilaçlar devreye girer ve beyin metabolizmasını tekrar dengeye getirir. Bu nedenle de orta ve ağır depresyonlarda psikoterapi ve ilaç tedavisi kombinasyonu ile en iyi sonuçlar elde edilmektedir.
Depresyona Girildiği Nasıl Anlaşılır?
Depresyonun çeşitli yüzleri olabilse de çoğu hastada görülen belirli tipik şikayetler vardır. Bu şikayetlerden ne kadarının bir hasta tarafından hissedildiği ve bunların ne kadar güçlü olduğu kişiden kişiye değişmekle birlikte depresyona girmiş bir hastanın tipik şikayetleri şunlardır:
- Kendimi çok depresif hissediyorum; moralim çok bozuk.
- Eskiden bana eğlenceli gelen şeylerden artık hiçbir zevk alamıyorum.
- Çok çabuk yoruluyorum; enerjim kalmadı.
Pek çok hasta, aşağıdaki belirtilerden şikayet eder:
- Konsantre olamıyorum veya bir şeye odaklanamıyorum.
- Kendime inancım kalmadı; artık hiç bir şeyi başarabileceğime inanmıyorum.
- Kendimi suçlu ve değersiz hissediyorum. (Temelsiz suçluluk hissi depresyonun en önemli belirtilerinden biri olabilir.)
- Geleceğin bana iyi bir şey getirmeyeceğini düşünüyorum.
- Sık sık ve yoğun bir şekilde intihar etmeyi düşünüyorum; hatta daha önce kendimi öldürmeye çalıştım.
- Uyku düzenim bozuk.
- İştahım yok.
Bu şikayetler uzun süredir (en az iki hafta boyunca) neredeyse gün boyu devam ediyorsa depresyon tanısı konabilir. Unutmayınız ki sebebi ne olursa olsun depresyon başarılı biçimde tedavi edilebilir. Bu tedavinin nerede ve nasıl olacağı (muayenehanede ayakta tedavi olarak veya hastanede yatılı olarak) hastalığın ağırlık derecesine bağlıdır. Sonuç olarak depresif hastaların etkin tedavisi bütüncül bir yaklaşım gerektirmektedir ve bu tedavi daima psikoterapi içermelidir. Bu nedenle, üstesinden gelemediğiniz depresif yakınmalarınız varsa kendiniz, çevreniz ve geleceğiniz için deneyimli bir terapiste başvurmaktan çekinmeyin.