Yeme Bozuklukları ve Tedavisi
Yemek, yaşam için gerekli ve haz veren bir davranıştır. Beslenme alışkanlığı sağlıklı yaşam için hayati önemde olsa da bu durum takıntı haline dönüşürse ciddi fiziksel ve/veya ruhsal sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle beslenme ihtiyacının karşılanması, biyolojik gerekliliğin yanı sıra psikolojik açıdan da oldukça önemlidir.
Yeme bozuklukları çoğunlukla sadece bir beslenme problemi olarak görülse de aslında kişinin duygusal ve zihinsel süreçlerinden kaynaklı yemekle olan ilişkisinde ortaya çıkan psikolojik rahatsızlıklardır. Yeme bozukluklarının başlama ve devam etme sürecinde psikolojik deneyimlerin etkisi büyüktür.
Kendini durduramayarak aç olmadığın halde sık sık yemek yemek, ardından karnındaki şişliğe odaklanıp bundan pişman olmak ve kendine kızmak… Bu döngüyü defalarca yaşayarak üstelik defalarca diyete ve spora başlayarak yarıda bırakıyorsanız yemekle olan ilişkinizin size zarar veren psikolojik etkileri oluşabilir. Böyle bir durumda psikolojik destek size yardımcı olacaktır.
En yaygın yeme bozuklukları; tıkınırcasına yeme ya da bedene dair hoşnutsuzlukla kendini gösteren kısıtlı yemeye dayalı bozukluklardır. Bu bozukluklar da yukarıda bahsettiğimiz yemekle olan ilişkiden doğan döngünün yoğunlaşmasından kaynaklı ortaya çıkmaktadır.
Psikolojik destek olmadan yalnızca diyet ya da sporun böyle bir durumda işe yaramamasının nedeni problemin özünün, duygusal problemlerin yeme düzenine ve bedene dair algıya yansımasıdır. Duygular, psikolojik süreçleri olumlu ve olumsuz anlamda etkileyebilmektedir.
Yeme bozukluklarıyla ilgili yapılan araştırmalarda yeme bozukluğu olan kişilerin kendilerine dair değer algısı ve benlik saygısında düşüklük olduğu gözlemlenmektedir. Ayrıca yeme bozukluklarına sahip olan bireylerde sıklıkla depresyon eş tanı olarak gözlemlenmektedir. Dolayısıyla böyle bir durumda kişinin psikolojik süreçleriyle ilgili çalışmak şarttır.
Yeme Bozukluğu Tedavisi
Yeme bozukluğu ilerleyen boyutlarında hayati düzeyde sağlık problemlerine bile yol açabilen riskli bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu durumda yalnızca diyet ve spor yapmak bir işe yaramayacaktır. Hatta psikolojik destek olmadan yalnızca diyet ve sporla daha zayıf ve daha kaslı olmaya dair yaklaşımlar artarak farklı yeme bozukluklarını ortaya çıkarabilmektedir. Kişi bedeninin zayıfken ya da kaslıyken daha güzel görüneceğine inanarak ve de kendini fazla zorlayarak kısıtlı beslenmeye ya da bağımlılık düzeyinde spor yapmaya başlayabilir. Bu da oldukça tehlikelidir. Çünkü daha büyük problemlere yol açarak kişinin sağlık sorunları yaşama ihtimalini arttıracaktır. Yeterince besin alımı söz konusu olmadığı için de fazla spor yaparak potansiyelin zorlanmasından kaynaklı bazı fiziksel rahatsızlıkların ortaya çıkabileceği göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle kişinin risklere karşı hem beslenmesini düzenleyecek uzman bir doktor ve diyetisyenle hem de uzman bir klinik psikologla çalışması gerekmektedir. Klinik psikolog, sürece kişinin hangi duyguları ve/veya düşünceleri ortaya çıktığında yemeye dair tutumlarının değiştiğini gözlemleyerek başlar. Ardından bu duygu ve düşünceler ortaya çıktığında kişiye özel farklı baş etme yöntemleri düzenlemek üzerine çalışmalar sağlar. Bunun yanı sıra şefkatli ve güven verici bir ilişki tutumuyla kişinin kendinin bile kabul edemediği yemekle olan ilişkisine yansıyan duygu ve düşüncelerini paylaşabileceği bir ortam oluşturur. Kısaca ve özetle yeme bozukluklarında tedavi için psikoterapi şarttır.
Canatar Terapi ve Danışmanlık olarak biz de kliniğimizde ihtiyacı olan danışanlarımız için beslenme uzmanı doktorumuz ve klinik psikoloğumuzla yeme bozukluğunun beslenme düzenini ve psikolojik süreçlerini takip ederek bütüncül bir tedavi yaklaşımı uygulamaktayız.