Pedofili ve Ensest İlişki Cinsel Sapkınlıktır
Son günlerde çocuklara yönelik cinsel ilginin arttığına dair haberler medyada geniş şekilde yer almakta. Bir yanda hem çocuk yaştaki evlilikleri hem de öz babanın kendi kızına şehvet duyabileceği fikrini normalleştirme çabalarına, öte yanda ise haklı olarak bu durumun asla kabul edilemez olduğu beyanlarına şahit oluyoruz. Pedofili (sübyancılık), günümüz psikiyatri sınıflandırma sistemlerinde “parafililer” yani “cinsel sapkınlıklar” ana kategorisi altında ele alınır. Parafili, sapkın sevgi veya normal dışı bir nesneye karşı duyulan aşk ve cinsel yönelim anlamına gelir. Tanı kriterlerine göre pedofil, en az 6 ay süre ile ergenlik (13 yaş) öncesi çocuklara yönelik doğal olmayan, anormal sapkın cinsel istek duyan kişidir. En az 16 yaşındadır ve istek duyduğu çocuktan da en az 5 yaş büyüktür. Pedofilide çocuklara karşı tekrarlayıcı cinsel dürtü ve tahrik edici fanteziler ortaya çıkar, bu cinsel dürtülere göre davranılır veya bu nedenle belirgin sıkıntı duyulur, sosyal ve mesleki uyum bozulur. Bazen de ensest ile iç içedir. Ensest kelimesi ise sıfat olarak pis, kirlenmiş, temiz olmayan anlamına gelir. Ayrıca isim olarak da kirlilik, iffetsizlik, uygunsuzluk demektir. Bugün bu terim toplumumuzda evlenmeleri, ahlakça, hukukça, dince yasaklanmış (nikah düşmeyen) yakın akraba olan kadın ile erkeğin cinsel ilişkide bulunmaları anlamında kullanılmaktadır. Psikiyatri kitaplarında ise cinsel sapmalar bölümünde “yakın akrabalar arasında cinsel ilişkide bulunmalar” ya da “akraba aşkı” anlamında kullanılmaktadır. Son yıllarda ensestin daha genel bir yaklaşımla çocukta cinsel istismar olarak değerlendirilmesi ve sadece cinsel ilişkinin gerçekleştiği durumları değil çok daha geniş bir spektrumda tüm cinsel içerikli davranışları içermesi gerektiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Sırayla en çok rastlanan ensest ilişkiler arasında baba kız, baba oğul, anne oğul, nadiren de anne kız pedofilik ensest vakalarına rastlanmaktadır. Yani özetle bizim ‘çocuk gelin’ adını verdiğimiz ve halen oluk oluk kanayan toplumsal yaramıza, dünya “pedofili” diyor.
Pedofilik kişiler, çoğunlukla kendi çocukluk dönemlerinde istismara maruz kalmış ve sosyal olarak içe dönük, aile bireyleri ile yakın ve sıcak ilişki kuramayan, sosyal açıdan yeterince olgunlaşmamış bireylerdir. Ailelerinde genellikle dengesiz iletişim, ihmâl, fiziksel taciz ve şiddet gördükleri tesbit edilmiştir. Bu nedenledir ki çocukların davranışlarını hatalı bir bilişsel çerçeve içinde değerlendirdikleri, onların bazı davranışlarını cinsel açıdan davetmiş gibi yorumlayabildikleri bilinmektedir. Ayrıca, çalışmalara göre çocuklara sarkıntılık eden çoğu kişi, çocukluklarında kendilerinin de bu konuda kurban olduklarını iddia etmişlerdir. Yine çalışmalar, bu kişilerin çocukluklarında kalitesiz nesne bağlılıklarıyaşadıkları, genellikle yalnız kişiler olduklarını vegenel olarak empati sorunu yaşadıklarını göstermiştir. Başlıca iki tipte karşımıza çıkmaktadır:
1- Özel tip (Exclusive type) pedofiller, sadece cocuklara çekim duyarlar.
2- Özel tip olmayanlar (non-exclusive) pedofiller, hem yetişkinlere hem de çocuklara ilgi duyarlar.
Çocuklukta yaşanan fiziksel ve ruhsal travmaların etkisi genellikle ergenlikte, cinsel etkinliklerde ya da evlilik yaşantısında ortaya çıkar ve derin ruhsal travmalar, fiziksel olanlar kadar çabuk iyileşmez. Çocukluk çağında cinsel istismara, tacize veya tecavüze uğramış bireylerin hayat boyu süren ilişki, kişilik ve akıl sağlığı sorunları yaşadıkları da ispatlanmıştır. Ne tür olursa olsun şiddete uğramak veya şiddete tanık olmak çocukları ve çocukların geleceklerini ciddi bir biçimde etkiler; korku ve kaygı yaşamalarına, öfkeli olmalarına, uyku bozukluklarına, duygusal, davranışsal, düşünsel ve gelişimsel gerilemelere, fiziksel şikayetlere, düşük benlik saygısına, kendine ve başkalarına karşı güven eksikliğine, idrar ve dışkı kaçırmaya, sürekli mastürbasyon yapmaya, uyum sorunlarına, ders başarısızlıklarına, dikkat eksikliğine, iletişim problemlerine, asosyal kişilik yapısı gelişmesine, kişilik bozukluklarına ve depresyona neden olabilir, gelecekte sadizm ve mazoşizm gibi cinsel sapkınlıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir ve çoğu zaman aynı şiddeti hatta fazlasını gelecekte etrafında olan kişilere uygulamasına yol açabilir. Oysa toplum olarak, her yönden gelişmiş bir ülke, sağlıklı yaşam koşulları ve çocuklarımızın mutlulukla büyümesi beklentilerimiz var. Bu noktada hem devletimize, hem medyamıza, hem ruh sağlığı profesyonellerine, hem de ailelere çok fazla iş düşüyor. Cezai yaptırımların caydırıcı olacak şekilde yeniden düzenlenmesi, 18 yaş altındaki evliliklerin yasalarla kesin bir şekilde engellenmesi, özellikle kız çocuklarının eğitime dahil edilmesi ve meslek edinme imkanlarının arttırılması, kadınların ekonomik anlamda özgürlüğünün sağlanması, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve toplumsal halk sağlığı konularında toplumun hızla bilinçlendirilmesi gerekmektedir.