Sertleşme Bozukluğunda Neden: Psikojenik Mi? Organik Mi?
Sertleşme bozukluğu, organik kökenli cinsel sorunlar arasında en sık görülenidir. Farklı oranlardan söz edilmekle birlikte, bugün daha çok kabul edilen görüş; organik bir patolojinin (örneğin; damarsal yetmezlik) saptanması, eşlik edebilecek psikolojik bir bozukluğun varlığını dışlamadığı gibi artmasına sebep olabileceğidir. Çünkü organik bir cinsel problemin psikolojik bir yansımasının olmaması düşünülemez. Sertleşme sorununun kökeninin psikolojik olduğunu belirtmenin asıl güçlüğü, organik nedenlerin dışlanmasını gerektirmesindendir. Bu nedenle hastadan cinsel öykü alınırken mutlaka sorulması gereken sorular şunlardır:
- Sertleşme bozukluğu (SB), ilk cinsel aktiviteden itibaren mi mevcut, yoksa bir olayı izleyerek mi ortaya çıkmış (birincil – ikincil ayırımı)? SB, birincil bir sorun ise organik olma şansı daha fazladır.
- SB, yalnızca danışan bireyin partneri ile beraberliği sırasında mı oluşuyor, yoksa masturbasyon ya da başka bir partnerle ilişki sırasında da oluşuyor mu (durumsal – total ayırımı)? SB, total bir sorun ise organik olma şansı daha fazladır.
- Uygun zaman, uygun mekan, uygun kişi, uygun uyarı koşullarının varlığında SB oluşuyor mu? Uygun yer, zaman ve kişi varlığında oluşan SB, daha çok organik etiyoloji düşündürmelidir.
- SB yavaş yavaş mı yoksa aniden mi ortaya çıkmış? Aniden ortaya çıkan SB daha çok psikolojik etiyoloji düşündürmelidir.
- SB pozisyon değişikliğine bağlı olarak artıp azalıyor mu? Pozisyon değişikliği ile artan – azalan sertleşme daha çok organik etiyoloji düşündürür.
- SB’nun ortaya çıkışının hemen öncesinde kullanılan bir ilaç ya da geçirilmiş bir operasyon öyküsü var mı? Böyle bir öykünün varlığında organik etiyoloji düşünülmelidir.
- Sabah sertleşmesi oluşuyor mu?
- Sertleşme sırasında peniste şekil değişikliği oluşuyor mu?
Yan etki olarak sertleşme kusuru oluşturabilecek bir ilacın yakın geçmişte ya da halen kullanılıyor olması, ya da eşlik eden psikiyatrik bozukluk öyküsünün varlığında organik – psikolojik ayrımını yapmak daha da güçleşmektedir. Öykü ve mevcut tanı yöntemlerinin tümünün uygulanmasına karşın sertleşme bozukluklarının %17′sinde ayırıcı tanı kesin olarak yapılamamaktadır. Sertleşme bozukluklarında rol oynayan organik etkenler arasında en önemlileri; damarsal (arteriyel ve venöz yetmezlik), nörolojik, iatrojenik (ilaçlar, cerrahi girişimler), metabolik ve endokrin (guatr, hipertansiyon, diabetes mellitus vs.) nedenlerdir. Ayrıca, yaşlılık, sigara, yüksek kolesterol seviyeleri ve obezite de gözden kaçırılmamalıdır.
Sertleşme sorunlarının ortaya çıkışında ya da devamında en önemli psikolojik etken ise performans ile ilgili olumsuz beklenti ve değerlendirmelerdir. Performans kaygısı yanı sıra suçluluk duygusunun eşlik ettiği evlilik dışı ilişkiler, bireyin partnerindeki cinsel işlev bozukluğu, çeşitli cinsel mitler, abartılı beklentiler, rastlantısal başarısızlıklar ve evlilik ilişkisindeki sorunlar da psikolojik nedenli sertleşme sorununun ortaya çıkmasına neden olabilir. Genç hastalarda genellikle psikojenik neden daha fazla görülürken, yaşlı hastalarda organik nedenler daha ön plandadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, organik nedenli sorunların, önlenebilir kalp hastalıklarının erken habercisi olabileceğini göstermektedir. İyi yetişmiş bir klinisyenin, sertleşme sorunu ile gelen bir erkeği rahatlatabilmesi, iyi bir cinsel öykü alabilmesi, gerekirse ayırıcı tanı yönünde uygun tetkikleri yaptırabilmesi ve mevcut sorunun kökenine göre, eğer neden organikse, hastayı yardım alabileceği en uygun bölüme yönlendirebilmesi beklenir.
Unutulmamalıdır ki sertleşme sorunları kader değil, tedavi edilebilir cinsel işlev bozukluğudur…