İlk Ders Zili Çalarken…
Okul, çocukların hemen hepsinin yaşadığı ve mutlaka da yaşaması gereken son derece önemli bir mikro sistemdir. 5-7 yaşlarında başlayan okul yaşamları, genç yetişkinliklerinin başlangıcına dek devam eder. Uzun yıllar süren bu süreçte çocuklar, hayata dair çok şey öğrenirler ve düşünce sistemleri gelişerek değişir. Okula giden ve gitmeyen çocuklar arasında yapılan birçok araştırma, muhakeme yeteneği, yeni durumlara uyum sağlama, alınan bilgiyi genelleştirme, bellekte tutma süreleri vb. tutumlar açısından çok fazla farklılık olduğunu ortaya koymuştur. Bununla birlikte çocukların ilkokula başlama yaşı gelmeden, evde veya anaokulunda aldığı eğitim de son derece önemlidir. Okula iyi becerilerle başlayan çocuklar, akademik bilgileri daha çabuk öğrenirler, uyum sağlamaları daha hızlı olur. Eksik becerilerle başlayan çocukların ise ilk yıllarda daha az şey öğreneceğini ve okul hayatı boyunca daha yavaş ilerleyeceklerini öngörmek mümkündür ve BU kesinlikle BİR KADER DEĞİLDİR! İyi bir anaokulu, becerikli bir öğretmen, anne babanın okula ilgisi çocukların şanslarını arttırır. Unutmayınız ki, yavrularınız okula sıfırdan başlamaz, kendi geçmişi ve nitelikleriyle birlikte başlarlar.
“Diğer koşullar eşit olduğunda, anne babası okulla daha çok ilgilenen çocuklar akranlarından daha başarılı olurlar” Laurence Steinberg
ANAOKULUNA GİDEN ÇOCUKLARDA OKUL FOBİSİ AZALIR!
Okul öncesi dönemde anaokuluna giden çocuklar burada, renkleri, sayıları, kavramları somut bir şekilde öğrenirken beraberinde kurallara uymayı, yemek yemeyi, oynamayı ve paylaşmayı da öğrenirler. Anaokulunda tuvalet eğitimi pekişir, dil yeteneği gelişir, yaşına ve gelişim dönemine uygun oyuncaklarla ve oyun arkadaşlarıyla oynar. Okul fobisi azalır, anne bağımlılığı kırılır ve anne ayrılışına alışır. Anaokuluna gitmeyen çocukların düzenli bir okul hayatı olması için bunları evde öğrenmesi gerekir. Anne ve baba çocuğun sosyalleşmesine katkıda bulunmalıdır.
İlk defa okula başlayacak çocuklarda, şiddetli endişe, ağlama, öfke nöbetleri, okula gitmek istememe, huzursuzluk, anneye yapışma, karın ağrısı, baş ağrısı, yeme bozuklukları görülebilir. Bu problemin temelinde ise maalesef genelde anne ve baba tutumları yatar. Okula başlama her ne kadar onlar için de yeni bir durum olsa da anne baba olarak yapılacak en temel şey, soğukkanlı olmak ve bu süreci doğru yönetmektir. Unutmayın ki kaygı gibi rahatlık da etrafa yayılır.
Çocuk Okul Konusunda Kaygılı ise ve Gitmek İstemiyorsa Ne Yapılabilir?
- Öncelikle okul, çocuğa tüm objektifliğiyle anlatılmalıdır. Sırf okulu sevsin diye yüksek beklenti oluşturacak cümlelerden, okulun sadece pozitif yanını anlatan gerçekle bağdaştırılamayacak sözcüklerden kaçının. Okulun işlevini, insanların okula neden gittiğini ona anlayabileceği gibi yani somut olarak anlatın. Bunu yaparken kuklayla anlatma, hikaye okuma işinizi kolaylaştırabilir.
- Anne, baba veya bakım veren diğer kişilerden ayrılmakta güçlük yaşayan çocuklar, okula gitmek istemeyebilir. Güven veren kişi ve ortamlardan ayrılmak onlar için çok kaygı vericidir. Bu durumu önlemek için, gideceği okulun önceden görülmesi, sınıfların gezilmesi, çocuk için iyi bir alıştırma olabilir.
- Mümkünse okullar açılmadan önce, ayrılma problemi yaşayan çocuklarda ufak tefek güven çalışmaları yapılması, okul döneminde bu sorunla karşılaşma olasılığını düşürür. Bir söz verip yerine getirmek, birkaç saatliğine kendinize vakit ayırmak ve bu esnada yalan söylememek önemlidir. Örneğin, “Ben bir saatliğine arkadaşıma gideceğim, tam bir saat sonra burada olacağım –saat üzerinde çocuğa gösterilebilir-“ deyin ve sözünüzü harfiyen yerine getrin. Okullar açılana dek bu tarz güven alıştırmalarını sık sık yapın.
- Anne ve baba, çocuk okuldayken yapacakları konusunda ona yalan söylememelidir. “Senin okulda olacağın süre boyunca …. yapıyor olacağım” şeklinde dürüst bir açıklama, zaten güveni sarsılmış çocuğun güvenini bir daha zedelememek açısından önemlidir. Çocuğunuza karşı açık ve şeffaf olmalısınız.
- Onun hislerini anladığınızı ona belli etmelisiniz. Alay etmemeli, küçümsememelisiniz. “Çok saçma, artık ağabey/abla oldun, bebeklik yapma” gibi ifadeler duruma yardımcı olmayacaktır. “Şu anda gerçekten korkmuş görünüyorsun. Böyle bir durumda herkes korkar. Seni anlıyorum” gibi cümleler kurmak, sakinleşmesine yardımcı olacaktır.
- Okul için alışveriş yapmak, bu alışveriş esnasında alınan eşyaların nasıl kullanılacağı hakkında sohbet etmek, bu alışverişten keyif almasını sağlamak da okul konusundaki görüşlerini yumuşatabilir.
- Sabah okula giderken mutsuz uyanmamasını sağlamak için güzel ve sakince uyandırın. Şarkılar söyleyin, beraber dans edin, neşeli bir kahvaltı yapmaya çalışın, güne güzel ve pozitif başlamasını sağlayın. Bu kahvaltı sohbeti esnasında, okuldan geldiğinde neler yapacağınızı, o okuldayken sizin ne ile meşgul olacağınızı anlatmak havayı yumuşatabilir ve yine bu da güveni pekiştirir.
- Okuldan geldiğinde, sadece sormuş olmak için değil gerçekten okulla ve dersleriyle ilgilenin. Öğretmenleri, arkadaşları, okul etkinlikleriyle ilgili sorular sorun. Yazının başında da değindiğimiz gibi anne babanın okul hayatıyla ilgilenmesi, akademik başarı açısından da oldukça önemlidir.
- Rüşvet vermeyin, cezalandırmayın, tehdit etmeyin! Yalnızca tutarlı ve kararlı olun. Evde kalma girişimlerine karşı soğukkanlı davranmalısınız. Çocuğun, ebeveynlerden soğukkanlı olan kişi ile okula gitmesi daha uygun olacaktır. Uzun uğraşlar sonucu yapılan bu köprünün yıkılması, her şeyi yeni baştan ve daha güç bir şekilde inşa etmek demektir. Çabalarınızı araya vermeyin.
Elinizden gelen her şeyi yapmanıza rağmen, okul açıldıktan uzun süre sonra da çocuğunuz aynı şekilde tepkiler veriyorsa, bir uzmandan yardım alma zamanınız gelmiş demektir. Bu durumun genelde kaygılı ve aşırı korumacı ebeveynlerin çocuklarında görüldüğü düşünüldüğünde, anne baba olarak siz de eğer bu kaygılarınızla baş edemiyorsanız, sadece çocuğunuzun değil bütün ailenin desteğe ihtiyacı var demektir. Bu durumda aile terapisi desteği almaktan çekinmeyin.
Sevgi ve sağlıcakla kalın…