Aşka Dair
Karmaşık bir duygu, düşünce ve davranışlar bütünü olan aşk, insanların toplumsal ilişkilerinin tamamlayıcı bir öğesidir. Aşk hakkında yapılacak iyi bir tanımda; aşkın geçici olduğu, kültüre göre şekil aldığı ve sınırlı bir doğasının olduğu kesinlikle vurgulanmalı, hastalıklardan koruma ve iyileştirici özelliği olduğu belirtilmelidir. Aşkta önemli olan bir başka özellik de, aşkın her zaman bitmesi ya da sevgi, öfke ya da nefret gibi başka duygulara dönüşmesidir. Aşk; yakınlık, bağlanma/içsel yatırım yapma, güven, saygı ve sevgi gibi duyguları da beraberinde getirmektedir. Araştırmacılar, beyin içindeki bazı biyokimyasalların, aşkla ilgili olduğunu bulmuşlardır. Bu bakış açısına göre, aşık olma süreci genetik, hormonlar ve psikolojik deneyimlerle oluşmaktadır. Bu etkenlerin bileşimi, uygun eşi bulduran içsel bir rehberdir. Bu içsel yol göstericiler “aşk haritası” olarak adlandırılır.
ÜÇGEN AŞK KURAMI
Romantik aşk, iki birey arasında cinsel, duygusal ve ruhsal bir tutkunun gerçekleşmesinden dolayı her iki tarafın da birbirlerini ödüllendirdiği bir aşk türüdür. Sternberg’e göre ise aşk, yakınlık, tutku ve bağlılık öğeleri olan bir kavramdır. Bu üç öğe, bir üçgenin üç açısındaki her bir noktaya denk gelmektedir. Bundan dolayı “Üçgen Aşk Kuramı” olarak adlandırılmıştır. Üçgen aşk kuramında yakınlık, kişilerarasındaki yakınlığı, karşılıklı anlayışı, iletişimi ve duygusal açıdan sevgiliye bağlı olma duygularını içerir. Bunlara ek olarak, verilen ve alınan duygusal desteğe de işaret eder. Bu duygular, eşler arasında sıcak bir aşk ilişkisi yaşanmasına da yol açan duygulardır. Sevgili, aşık olduğu kişiye yüksek bir değer yükler ve onun mutluluğunu artırmak için davranışlarda bulunur. Bir ilişkide tutku, romantizm, fiziksel çekicilik, cinsellik ve beğenme gibi dürtülere önderlik eder. Cinsel arzular birçok ilişkinin tutku yönünü oluşturur. Aşkın tutku öğesi, sevgiliyle birleşmek için şiddetli özlem durumunu içerir. Tutku benlik saygısı, büyümek, egemenlik, kontrol, çekicilik, cinsellik gibi gereksinimlerin ve isteklerin geniş oranda ifadesidir. Ayrıca kişinin kendine güveni, başkaları üzerinde etki sahibi olması, kendini gerçekleştirmesi gibi konularda da tutkuların yaşanmasının önemli bir yeri vardır. Bağlanmanın anlamı, bireyin birini sevdiğine karar vermesiyken, uzun dönemde kendini aşka adamasıdır.
Yakınlık, uzun süreli ilişkiler için önemli ve hemen hemen her türlü ilişkiler için geçerlidir. Öte yandan, kararlılık ve bağlanma bütün ilişkiler için önemli olmayıp, uzun süreli ilişkiler için önemlidir. Tutku ise, bütün ilişkiler ve uzun süreli ilişkiler için pek önemli değildir. Yakınlık, tutku ve bağlanma, değişik ilişkilerde düşük ya da yüksek düzeylerde bulunarak, ilişkiler arasındaki niteliksel farklılıkların açıklanmasında kullanılabilir. Bu üç öğenin düzeyleri, aynı ilişki içinde zamanla da değişiklik gösterebilir. İlk tanışma devresinde tutku en yüksek düzeyde iken, evliliğe yaklaştıkça yakınlık ve bağlanma düzeyleri yükselir. Nikâhtan otuz yıl sonra ise tutkuda düşüş, bağlanmada ise artış gözlenir.
AŞKIN TÜREVLERİ
Yakınlık, tutku ve bağlanma öğelerinin farklı bileşimleri, üçgen aşk kuramı çerçevesinde tanımlanan sekiz aşk türünü ortaya çıkartır. Bunlar;
- Beğenme/Hoşlanma (Yakınlık): Bu aşk türü, bir kişinin bir diğer kişiye kendini yakın hissetmesi, ona karşı bir sıcaklık beslemesi; ancak, o kişiye karşı belli bir tutku ya da uzun süreli bir bağlanma hissetmemesi olarak açıklanabilir.
- Çılgınca aşk (Tutku): Bu tür aşk, “bir görüşte aşk” sınıfına girer. Kişinin gerçekte aşık olduğu kişiye değil de, kafasında hayal ettiği kişiye karşı aşkının bir saplantı haline dönüşmesidir. Kişinin aşk nesnesinden fiziksel ve zihinsel olarak uyarılması durumu söz konusudur. Çılgınca sevme davranışı, seven kişi tarafından çok kolay bir şekilde ortaya konulur. Doğru koşullar altında bu tip aşk hemen ortaya çıkar ve kişi, zihinsel ve fiziksel olarak aşk nesnesinden çok çabuk uyarılma özellikleri gösterir.
- Boş aşk (Bağlanma): Bir kişinin bir başka kişiyi sevdiğine karar vermesi ve bu aşkı devam ettirmesi; ancak, ilişkinin yakınlık ve tutku barındırmaması sonucu boş aşk ortaya çıkar. Uzun yıllar süren, ancak doğal duygusal içeriklerin ve fiziksel çekimin zaman içinde yok olduğu ilişkiler bu tür aşka girer. Kültürden kültüre değişmekle birlikte, bu tür aşklar uzun ilişkilerin sonunda ya da başında olabilir.
- Romantik aşk (Yakınlık+Tutku): Romantik aşk, beğenmenin yanı sıra, kişilerin birbirlerine karşı fiziksel ve zihinsel açıdan çekici gelmesi durumunda oluşur. Bu aşkın olması için, fiziksel ve duygusal olarak eşlerin birbirine karşı ilgi duyması gerekir. Bağlanma bu aşk türünde gerekli değildir. Bu tür aşkta gelecekte birlikte olmama durumu söz konusu olabilir.
- Arkadaşça aşk (Yakınlık+Bağlanma): Bu tür aşk, uzun süren bir arkadaşlık ilişkisine benzer. Tutku unsuru ilişkide söz konusu değildir. Bir çok romantik aşk ilişkisi arkadaşça aşk ilişkisine dönüşebilir ve tutku ortadan kalkınca yerini yakınlık alır. Tutku, uzun zaman sonra ilişkide derinden hissedilen bağlılığa dönüşebilir. İnsanların arkadaşlığa dönüşen ilişkiler yaşama düşüncesine alışmaları kişiden kişiye değişir. Kimi insan bunu asla kabullenmezken, kimi insan da yaşamında romantizm olmadan yaşayamaz. Yeniden romantizm bulmak için yeni aşk aramaya çıkanlar olabilir; ancak bilinmesi gerekir ki, yeni ilişkiler de dönüp dolaşıp arkadaşça bir durum alacaktır.
- Aptalca aşk (Tutku+Bağlanma): Bu tür aşk Hollywood tarzı bir aşktır, filmlerde olduğu gibi insanlar tanışıp, ardından kısa bir süre içinde evlenirler. Zaman içinde gelişen yakınlık unsuru göz ardı edilip, yalnızca tutkuya dayanarak bir bağlanma yaratılır. Aptalca aşk, stresin oluşmasına uygun bir ortam yaratır. Çünkü tutku ortadan kaybolduğunda ya da azaldığında geriye yalnızca bağlanma kalır. Ancak, bağlanma da zaman içinde gelişir ve derinlik kazanır. Bu tür aşkta, bireyler tutkuyu ilişkinin temeline yerleştirirler; ancak, tutku azaldığında hayal kırıklığına uğrarlar.
- Mükemmel aşk (Yakınlık+Tutku+Bağlanma): Özellikle romantik ilişkilerde her insanın istediği aşk türüdür. Bu tür bir aşkı yaşamak zordur; ancak, bu tür bir aşkı elde tutmak, onu yaşamaktan daha da zordur.
- Aşksızlık: Bu tür aşkta üç unsurun hiçbiri bulunmamaktadır. Bu tür ilişki, bilinen ve yaşanılan kişilerarası ilişkilere iyi birer örnektir. Bu tür ilişkiler nedensel etkileşimleri içerir ve hatta bu tür ilişkide arkadaşlık bile söz konusu değildir. Bu ilişkiler zorunlu ilişkilerdir.