Kıskançlıkla Nasıl Baş Edilebilir…
Romantik kıskançlık, sürmekte olan bir ilişkinin varlığına yönelik olarak algılanan tehdittir. Kıskançlığın; güvensizlik, düşük kendilik değeri ve duygusal bağımlılık ile yüksek düzeyde ilişkili olduğu görülmüştür. Bunun yanında romantik kıskançlık ve ilişkiyle ilgili olarak, yapılan yatırım, bağlılık, ilişkinin statüsü, ilişki türleri, ilişkinin uzunluğu, evlilik türü ve alınan doyum, aldatma ve tehdit ile ilişkili olduğu görülmektedir. Bir çok çalışma romantik kıskançlığın karmaşık bir duygu olduğunu desteklemektedir. Duygu odaklı yapılan araştırmalar romantik kıskançlığın engellenme, stres, suçluluk, takıntı, öfke, küçümsenme, incinme ve üzüntü, kendini hasta hissetme durumlarında arttığını ortaya koymaktadır.
Kıskançlığın evrensel olduğu, dolayısıyla her kültürde var olduğu, ancak, düzeyi, türü ve diğer boyutları açısından kültürel farklılıklar gözlendiği belirtilir. Diğer yandan, birçok araştırmacı kıskançlık söz konusu olduğunda “normal”i ve “anormal”i belirleyen temel faktörün bireyin içinde yaşadığı toplum ve kültürel değerler olduğunu vurgulamaktadır.
İngiltere’de seyahat sitesi ‘LateDeals’ın yaptığı ankete göre, çiftlerin yüzde 79’u tatilde en az iki büyük tartışma yaşıyor.
Kavga nedenlerinin başındaysa, erkeğin başka kadınlara bakması yer alıyor. İşte en büyük 10 kavga nedeni: 1- Erkeğin başka kadına bakması 2- Kadının dinlenmek, erkeğin hareket istemesi 3- Yemek yenilecek yer ve yenilecekler 4- Çok fazla alkol tüketimi 5- Harita okumak gibi yolla ilgili sorunlar 6- Bavullar 7- Kadının hazırlanmasının uzun sürmesi 8- Çok fazla para harcamak 9- Havaalanına yetişmek için koşuşturmak 10- Tatile çıkarken alınacak para…
Birçok çalışmada, kıskançlık yaşadıklarında kadınların erkeklerden daha “yapıcı” stratejiler izledikleri (akılcı tartışma, ilişkiyi iyileştirmeye çalışma gibi), erkeklerinse bağırma, fiziksel şiddet uygulama gibi daha yıkıcı yöntemlere başvurdukları sonucuna varılmıştır. Bu farklılıklara neden olarak da kadınların ilişki, erkeklerinse başarı yönelimli olmaları gösterilmiştir. Evliler evli olmayanlara kıyasla daha sık yapıcı yöntemlere, evli olmayanlarsa evlilere kıyasla daha sık yıkıcı yöntemlere başvurmaktadırlar. Benlik saygısıyla yapıcı yöntemlere başvurma sıklığı arasında olumlu, yıkıcı yöntemlere başvurma sıklığı arasında ise olumsuz bir ilişki bulunmuştur. İlişkinin süresi arttıkça yıkıcı baş etme yöntemlerine başvurma sıklığı azalmakta, yapıcı baş etme yöntemlerine başvurma sıklığı ise artmaktadır. Uzun süreli ilişkilerde eşe, kendine ve ilişkiye duyulan güven artmakta ve eşin, tüm ilişkisel sorunlara ve rakiplere karşın ilişkide kalacağına duyulan inanç güçlenmektedir.
Unutulmamalıdır ki kıskançlıkta asıl sorun, duygunun kendisinde değil, insanların bu duyguyla baş etme yöntemlerindedir.
Peki Kıskanan Eş Ne Yapmalı?
Kıskançlık duygusu ile mücadelede ilk adım, kıskançlığın farkında olmak ve onunla yüzleşmektir. Bu nedenle geçmişin yaralarını onarmak ve onları bugünün ilişkisinde iyileştirmek gerekir. İkinci adım ise güven duygusunun onarılmasıdır.
Birçok uzmana göre kıskanan kişi şunları yapmalı:
- Bazı kıskanç eşler, eşlerini eve bağlı tutmak için tehdit yolunu kullanır. Halbuki sadakat, tehditle değil ancak sevgiyle sağlanır. Eşini baskı altında tutmaya çalışmak, her hareketini takip etmek, aşırı şüpheci davranmak, kıskançlığı öfke biçimde yansıtmak karşı tarafı daha çok uzaklaştırır.
- Olumsuz duygularla baş etmenin yolu, onların yerini olumlu duygularla doldurmaktır. Kişi sevdiği insana sevgiyle yaklaştıkça karşısındaki de ona aynı şekilde yaklaşacak ve belki de kıskançlığı doğuran nedenler ortadan kalkacaktır.
- Güven duygusunu zayıflatan en önemli etken açık iletişimin olmamasıdır. Birbirlerine dolaylı, imalı mesajlar veren, kinayeli konuşan insanlar farkında olmadan düzeltmek istedikleri yanlışı daha da arttırırlar. Sorunların büyümemesi için kesinlikle açık iletişim şarttır.
- Kıskandığınız insanın sizi sevdiğini ve sevilecek kadar olumlu bir insan olduğunuzu unutmayın.
- Kıskançlık duygunuzun ve bunun sonucundaki davranışlarınızın eşinize etkilerine yakından bakın ve kendinizi onun yerine koyun. Sürekli ne yaptığının, nereye gittiğinin sorgulanmasının, her an takip altında olmasının ne kadar sinir bozucu, yorucu ve boğucu olduğunun farkına varın, yani empati kurun.
- Kıskançlık tepkilerinin altında çoğunlukla yanlış ve asılsız inançlar yatar. Bu tür düşüncelerin abartılı ve yersiz olduğu konusunda kendinize telkinde bulunun. Unutmayın, düşüncelerinizi değiştirmeden davranışlarınızı değiştiremezsiniz.
- Kıskançlık elindekini kaybetme korkusudur. Bu durum özellikle sevgi ilişkilerinde, terk edilme korkusu şeklinde baş gösterir. Bu nedenle ilişkinizin getireceği tehditleri göğüsleyebilmek için aşkınızın olgunlaşmasına gayret edin.
Sevgiyi paylaşmak ve göstermek bir tercihtir. Olgun sevgi, eşlerin birbirlerine dikkat, kabul, takdir, şefkat sunması ve kendileri olmakta özgürlük tanıması üzerine inşa edilebilir ve içinde patolojik kıskançlığın barınmasına izin vermez.