Senede Bir Gün
Her insan yılda bir kez dahi olsa kendini özel hissetmek ister. Ama sevilen kişiye yılın sadece bir günü özelmiş gibi davranılması bu günün anlamını biraz da olsa yitirmesine sebep oluyor. Çünkü eğer birini yürekten seviyorsanız onun yanında geçirdiğiniz her an oldukça özeldir ve siz, sevdiğiniz kişiyi her gün biraz daha mutlu kılabiliyorsanız o zaten her gün sevgililer gününü kutluyor olacaktır. Ne acıdır ki günden güne üretmeden tüketmeyi alışkanlık haline getiren toplumumuzda, 14 Şubat’ı kutlarken hala sevmeyi, sevilmeyi, âşık olmayı, evliliği ya da aile kurmasını tam anlamıyla beceremediğimiz de bir gerçek. Sevgililer Günü de, ekonomiye hareket getiren ama sevgiyi yürekten yaşayamadığımız bir etkinlikten öteye gidemiyor.
SEVGİ, SADECE 14 ŞUBAT’A ÖZGÜ DEĞİLDİR
Sevgiyi ifade edebilmek için öncelikle onu deneyimlemek ve yürekte hissetmek gerekiyor. Yani öncelikle kendinizi sevmeniz, olduğu gibi kabul etmeniz ve 5 duyunuz ile hayatı yaşamanız önem taşıyor. Ancak bu şekilde ilişkinize sevgiyi ve tutkuyu katabilirsiniz. Mevlana’nın dediği gibi, sözde değil özde sevgiyi yaşamak ve sevgiyi deneyimlemek için tene değil cana dokunmak, dışı değil içi sevmek gerekiyor.
Bugünün kadınları güçlü, özgür, çok daha alımlı, zeki ve cinsel özgürlüğe sahip olsalar da duygusal yönden hala ilgi gösterilmesinden, korunup gözlenmekten hoşlanıyorlar. Bu nedenle mutlu bir birliktelik için kadının, duygusal yönden sevildiğine, değerli olduğuna ve arzulandığına inanması gerekir. Bunu erkeğin gözlerinde, sözlerinde, davranışlarında ve dokunuşlarında fark etmek ister. Yani kadınlar, kendilerini dinleyen ve anlayan, sahiplenme duygusu olan, dokunarak ve bakarak sevgisini ifade eden, anlayışlı erkekler isterler. Kadının sevgisinden, bağlılığı ve sadakatinden emin olmak isteyen erkekler ise partnerleri tarafından takdir edilmek, onaylanmak, güvenilmek, sevilmek ve kendilerine ihtiyaç duyulduğunu hissetmek isterler. Hemen her erkek yanında olduğu kadın tarafından beğenilmek ve kendisine hayran olunduğunu görmek ister. İlgi görmek ve göstermek hem erkek hem de kadın için başlı başına bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaçların karşılanmadığını gören ya da hisseden kadın veya erkek kendini dışlanmış, yalnız ve mutsuz hissedebilir. Sevgi, sadece 14 Şubat’a özgü olmamalı, her gün, 365 gün yaşanmalı.
14 Şubat, sadece ilişkileri yolunda gitmeyen çiftler için sevginin paylaşıldığı manevi bir fırsat günü olmalı. İşte 14 Şubat Sevgililer Günü de sevginin somut olarak yaşanması için bir araç olarak görülmelidir.
BEKLENMEYENİ YAPIN!
*Sevgi sözcüklerinin karşıdan gelmesini beklemeyin. Partnerinizden önce davranın ve “Seni seviyorum” deyin.
*Hafızanızı yoklayın! Ona bugüne kadar hiç söylemediğiniz sevgi sözcükleri mutlaka vardır. Sevginizi samimice anlatacak bir cümle düşünün. Aklınıza gelmiyorsa da bunu araştırın, bulun ve mutlaka uygulayın.
*İlla ki hediye mi alacaksınız? Düşünün bakalım son bir aydır kendisi için ne almak istiyordu? Hiç tereddüt etmeyin ve onu alıp sürpriz yapın.
*İlişkinizde geçmişte yaşadığınız en mutlu anı içeren ve ikinizi de heyecanlandıracak bir fotoğrafı bulun, çerçeveletip ona hediye edin.
*Geçmişte unutmadığınız bir anı tüm ayrıntılarını ancak ona ifade edemediğiniz tüm duygularınızı yazın ve ona verin.
*Onun ulaşabileceği veya görebileceği her yere sevgi sözcükleri iliştirin.
*Özel bir gece yaşatabilmek için fantezilerinizi kullanın. Hayal gücü sevgiyi beslemenin en güzel yoludur.
*Dokunmak çok önemlidir. Rutinlerin dışına çıkın ve bugüne kadar hiç dokunmadığınız bir şekilde, her yerine dokunun, okşayın ve şefkat gösterin.
*Eğer 14 Şubat ilişkinizde yeni bir başlangıç olacaksa sloganınız “Beklenmeyeni yap!” olmalı. Sürprizleriniz ise tamamen hayal gücünüzle sınırlı. Ancak unutmayın! Yapacağınız her olursa olsun bunu asla bir gün değil her gün yapmaya çalışın. Asla bir günlük sevgili olmayın.
Unutmayınız ki herşeye rağmen sevmek ve sevilmek dünyanın en güzel duygusu…