Şiddetin Panzehiri, Cinsel Eğitimdir!
Bir annenin, çocuğunun gözleri önünde, vahşice katledilmesi, son nefesi öncesi ‘ölmek istemiyorum’ haykırışı ve çocuğun ‘anne ölmeni istemiyorum’ feryadındaki çaresizliği. Bir kez daha yüreğimiz yandı, vicdanımız sızladı. Ülkemizde maalesef kadınların hemen hemen yarıya yakını hala şiddete ve tacize maruz kalmaya devam ediyor. Peşinen kabul etmek gerekiyor ki her türlü şiddet, insan hakları ihlalidir. KADINLARA UYGULANAN BU İNSANLIK DIŞI EYLEMLERİN TEMEL KAYNAĞI ise ataerkil toplum yapısından kaynaklanan KADIN VE ERKEK ARASINDAKİ TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİDİR! Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu 2018 Cinsiyet Eşitliği Raporuna göre 149 ülke içinde 130’ncu sırada. Zaten istatistiklere göre son 7 yılda kadına yönelik şiddet yaklaşık yüzde 1400 artmış. Böyle devam ettiği sürece sadece kadınları değil, yetiştirdikleri çocukları ve dolayısıyla aileleri, en nihayetinde de tüm toplumu sağlıksız bir gelecek bekliyor olacak. Yani kadınlara uygulanan insanlık dışı eylemler, toplum ruh sağlığını tehdit ediyor. Tüm bu sorunların kaynağında da hemen her olumsuzlukta olduğu gibi yeterli eğitimin olmaması yatıyor. Bilinmelidir ki kadına şiddet başta olmak üzere, toplumdaki birçok sorunun kaynağı olan hurafelerle ve yanlış inançlarla mücadelenin en etkin yolu eğitimdir. Günümüzde artık kadına yönelik her türlü şiddet kültürüyle yüzleşmek ve mücadele etmek zorundayız. Sebebi her ne olursa olsun kadına şiddet son bulmalı, anaokulundan itibaren cinsel eğitim verilmeli, evlilik öncesi anne-baba ve eş eğitimleri zorunlu hale getirilmeli, aile danışmanlığı hizmeti sosyal güvence kapsamı altına alınmalı, kadına yönelik şiddet konusundaki cezai yaptırımlar artırılmalı ve sosyo-kültürel çalışmalara ağırlık verilmelidir.