Panik Atak Yaşayan Erkekler Erken mi Boşalıyor?
Panik atağı, ‘çoğu zaman kişinin sonunun geldiği hissinin de eşlik ettiği, genellikle birkaç dakikalık yoğun endişe veya korku dönemleri’ olarak tanımlayabiliriz. Kendiliğinden ortaya çıkabilen bu beklenmedik ataklar sırasında genellikle; nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı, göğüste sıkışma hissi, soluğun kesilmesi, boğuluyormuş gibi olma duyumları ve çıldıracağı ya da kontrolünü kaybedeceği korkusu gibi belirtiler görülebilmektedir. Bununla birlikte araba kullanma, çarşı, pazar, büyük mağazada bulunma, yalnız kalma, kalabalığa girme, evden ayrılıp uzağa hareket etme, lokanta, asansör, doktor, diş hekimi, berber, kapatılmak ve kilitlenme panik atak yaşayan erkeklerin en sık bildirdikleri korkulardır. Eğitim ve ekonomik düzeyi yüksek erkeklerde daha fazla panik atak görülebilmekteyken ataklar; yavaş, sinsi veya hızlı bir şekilde başlayabilmekte, atakların oluş sıklığı ve sayısı ise kişiden kişiye değişebilmektedir.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği‘nin yaptığı bir araştırmaya göre panik bozukluğu olan erkeklerde, başta erken boşalma ve depresyon olmak üzere çeşitli hastalıklar tabloya eşlik edebiliyor. Panik atak yaşayan erkekler, genellikle çekingen ve bağımlı bir yapıya sahip kişiler oluyor; bu nedenle de kendilerine olan güven duyguları azalıyor. Bunlar genellikle aşırı kırılgan, utangaç, eleştiriye çok duyarlı ve çabuk yıkılan kişiler olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle erken boşalan erkeklerin ortak özellikleri ile panik atak yaşayan erkeklerin ortak özellikleri arasında bir paralellik kurulabiliyor. Araştırmalar gösteriyor ki panik atak yaşayan erkeklerin yüzde 80’ninde erken boşalma da görülebiliyor. Bilindiği gibi panik atak stresli olaylarla alevlenebiliyor. Panik atak yaşayan erkeklerin yüzde 55’inde, panik atak korkutucu bir olay sonrası başlıyor. Erken boşalma ve beraberinde meydana gelen başaramama korkusu, heyecanı ve stresi arttırarak kişide panik atağı başlatabiliyor.
TEDAVİSİ MÜMKÜN…
Panik atak yaşayan kişiler genellikle mevcut durumlarının ömür boyu süreceğini ve hiç iyileşmeyeceklerini düşünüyorlar. Böyle düşünmeleri, atakların meydana getirdiği çöküntüyü daha da derinleştiriyor. Oysa panik atak tedavisi gören pek çok insanın yaşama bakışlarında, yaşam felsefelerinde ve görüş açılarında köklü değişiklikler ortaya çıkıyor. Yani başarılı bir şekilde tedavi edilen panik atak, kişiyi hayatın içindeki kaygı yaratıcı durumlara karşı daha dirençli hale getiriyor. Psikoterapi ile tedavi edilen kişilerde yanlış ve hatalı düşünce kalıplarına odaklanılarak bunların sağlıklı olanları ile yer değiştirildiği taktirde, kişinin yaşamının her alanında köklü değişimler yaşaması beklenen bir sonuç.
Panik atakda ilaç tedavisi ve psikoterapi başlıca tedavi seçenekleri olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizde gerçek manada yeterli psikoterapistin olmaması tedavinin daha çok ilaçla yapılmasına neden oluyor. Psikoterapide panik atak yaşayan kişinin neden böyle bir sorun yaşadığının keşfedilmesinin yanında, panik atakla baş etme mekanizmaları da öğretiliyor. Atağı yatıştıracak nefes ve gevşeme egzersizleri uygulanıyor. En az 1 yıl süre ile ilaç tedavisinin yanında, kişinin beklentilerini ve düşünüş biçimini değiştirme, gevşeme ve nefes eğitimi, kaygıya yol açan etkenlerle yüzleştirme gibi yaklaşımların olduğu bilişsel davranışçı terapi teknikleri çoğu zaman işe yarıyor. Yine de bazı vakalarda tedavide direnç oluşabilmektedir. Bu vakalarda genellikle ölümle ilgili konulara verdikleri anlam çok belirleyicidir. Ölümü her şeyin sonu, bir bitiş ve tükeniş olarak gören insan panik atağa çok yatkın hale gelebilir. Bu durumda psikodinamik ve varoluşsal terapi teknikleri de tedaviye ilave edilmelidir.
Tedavi sürecinde panik atak yaşayan kişi ile terapisti arasında çok iyi bir iletişimin olmasının önem taşıdığını da unutmamak gerekiyor.