Çoğu zaman hatalı olabileceği bilinse de cinsellikle ilgili düşünceler, duygular ve yerleşmiş inançlar vardır. Cinsellikle ilgili olumsuz düşünceler bazen o kadar alışkanlık haline gelir ki, aklımızdan geçip gittiklerinin farkına bile varamayız. Bu yüzden onlara “olumsuz otomatik düşünceler” denir. Olumsuz düşünceler de genellikle üzüntü, suçluluk, kaygı, öfke, çaresizlik gibi cinsellikle ilgili negatif duygulara yol açar. İşte “cinsel işlev bozukluklarından dolayı bozulan ruhsal dengeyi sağlamak, düşünce ve duygu alışverişi kurmak, çiftlerin veya bireylerin kendilerini tanımalarını sağlamak, cinsel çatışmaları çözümlemek, bu çatışmalardan doğan kaygı ve gerginlikleri azaltmak, çiftler arasındaki ilişkileri iyileştirip olgunlaştırmak ve yeniden cinsel eğitim vermek için kullanılan tüm teknik ve yöntemlere” cinsel terapi diyebiliriz. Cinsel terapide kişiye ya da çifte özel bir yol haritası uygulanır, çünkü kişilerin hayata bakış açıları, yetiştirilme şekilleri, sorunu ve birbirlerini algılayışları farklılık gösterebilir. Bu bağlamda cinsel sorunla başvuran bir danışanda da cinsel terapistin muayenesi bedensel incelemelerden değil, duygu, düşünce ve davranışların incelendiği görüşmelerden oluşur. Günümüzde “Cinsel Terapi” ile vajinismus ve erken boşalma olgularının tamama yakını başarıyla; cinsel isteksizlik, sertleşme bozukluğu, uyarılma ve orgazm bozuklukları gibi diğer cinsel işlev bozuklukları da çok büyük ölçüde tedavi edilebilmektedir. Tedavi ve süresi, kişiye veya çifte özgü olmakla birlikte, ortalama 8-10 seans olup her bir seans yaklaşık 45 dakikadır. Tedavide en önemli hedef ise asla mekanik birleşme değil, kesinlikle sevgi ve paylaşım odaklı bir ilişki sağlanması olmalıdır. Psikolog veya hangi branştan olursa olsun doktorun yanında ya da mekanında asla cinsel ilişki olmaz, olamaz. Bilimsel olarak böyle bir tedavi yöntemi olmadığı gibi, bu durum meslek ahlakına uygun da değildir.